Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Anayasa Mahkemesi AİHM’e Direnebilir Mi?

Bu yazıda, Anayasa Mahkemesi’nin AİHM’le açıkça ve kasten (bilerek ve isteyerek) çeliştiği, başka bir ifadeyle AİHM’e “direndiği” 04/06/2020 tarihli Yıldırım Turan  (B. No: 2017/10536) kararını yorumlamaya çalışacağım.  Söz konusu karar, eski bir hâkim olan başvurucunun suçüstü hali bulunduğu gerekçesiyle, hâkimlik teminatı göz ardı edilerek tutuklanmasına ilişkindir. Başvurucu, mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Anayasa Mahkemesi, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle söz konusu başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Oysaki benzer bir başvuruda (Hakan Baş ve daha öncesinde Alparslan Altan) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hâkimlik/savcılık mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmediği gerekçesiyle tutuklama tedbirinin “kanuna uygun olmadığı” sonucuna varmıştı. AİHM, belirtilen kararda, hükûmetin su...

AİHM: Hayal Kırıklığı Mı, Aşırı Beklenti Mi?

Bir önceki yazıda, AİHM’e yönelik eleştirilerde kullanılan üslubun hak arama yollarını kullanma motivasyonu üzerindeki etkisine değinmiştim. Bu yazıda ise, başlıca eleştirilere yer vererek katıldığım ve katılmadığım hususları açıklamaya çalışacağım. AİHM’e yönelik eleştirilerden birisi, geç karar vermesidir. AİHM özellikle 2000’den sonra, aşırı iş yükü ile karşılaşmasının neticesinde, kendi makul sürede yargılanma hakkı içtihadına aykırı şekilde geç kararlar vermeye başlamıştır. AİHM’in başvuruları uzun sürede sonuçlandırması sorunu, kronik ve yapısal bir sorundur. Bir önceki yazıda ifade etmeye çalıştığım üzere, AİHM’in son yıllarda kasti olarak geç karar verdiği iddiasının somut verilerle, örneğin hangi yıllarda ne kadar başvuru yapıldığının ve ortalama ne kadar sürede karar verdiğinin tespit edilerek ortaya konulması gerekmektedir. AİHM, her yıl Ocak ayında bir önceki yıla ilişkin istatistiki verileri paylaşmaktadır. Ancak bu veriler arasında ortalama ne kadar sürede karar verdi...

AİHM: Takdir Tekdir Dengesi ve Hak Kayıplarına Etkisi

15 Temmuz sonrası ağır hak ihlallerine maruz kalanlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) karşı, sürecin başlarında “aşırı” ümit beslediler ve vakit kaybetmeksizin doğrudan çok sayıda bireysel başvuruda bulundular. Ancak yaşananlar karşısında yeterince aktif rol almaması nedeniyle bu ümit, şimdilerde yerini derin bir hayal kırıklığına bırakmış durumda. Biraz daha açmak gerekirse, sürecin en başlarında alelacele, iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle başarı şansı mümkün olmayan on binlerce başvuru yapıldı. Usulden ret (kabul edilemezlik) kararları üzerine mağdurların ümidi kırıldı. Aşırı ümit, şimdilerde aşırı hayal kırıklığı ve bir miktar da öfkeye dönüştü. Maalesef bu hususta şu ana kadar makul bir denge yakalanamadı. Son günlerde, özellikle sosyal medya aracılığıyla, kişilerin zaten son derece zayıf olan hak arama şevklerini kıracak boyutlarda AİHM hakkında ağır eleştiriler yapılmakta. Hâlihazırda birçok temel hak ve özgürlüğü ihlal edilmiş bu kişilerin, ulusal ve ulu...