AİHM: Hayal Kırıklığı Mı, Aşırı Beklenti Mi?
Bir önceki yazıda, AİHM’e yönelik eleştirilerde kullanılan üslubun hak arama yollarını kullanma motivasyonu üzerindeki etkisine değinmiştim. Bu yazıda ise, başlıca eleştirilere yer vererek katıldığım ve katılmadığım hususları açıklamaya çalışacağım. AİHM’e yönelik eleştirilerden birisi, geç karar vermesidir. AİHM özellikle 2000’den sonra, aşırı iş yükü ile karşılaşmasının neticesinde, kendi makul sürede yargılanma hakkı içtihadına aykırı şekilde geç kararlar vermeye başlamıştır. AİHM’in başvuruları uzun sürede sonuçlandırması sorunu, kronik ve yapısal bir sorundur. Bir önceki yazıda ifade etmeye çalıştığım üzere, AİHM’in son yıllarda kasti olarak geç karar verdiği iddiasının somut verilerle, örneğin hangi yıllarda ne kadar başvuru yapıldığının ve ortalama ne kadar sürede karar verdiğinin tespit edilerek ortaya konulması gerekmektedir. AİHM, her yıl Ocak ayında bir önceki yıla ilişkin istatistiki verileri paylaşmaktadır. Ancak bu veriler arasında ortalama ne kadar sürede karar verdi...